23 Mart 2017

KİTAP YORUMU| KAN VE YILDIZ IŞIĞI GÜNLERİ






      Merhaba Arkadaşlar.😇

   Bugün yorumlayacağım kitap Duman ve Kemiğin Kızı serisinin ikinci kitabı olan Kan ve Yıldız Işığı Günleri. Bu kitabı da birinci kadar çok sevdim. Aslında başlarda o kadar akıcı gitmese de sonlara doğru çok güzel bir şekilde toparlandı. Biraz konusundan bahsedeceğim ama birinci kitabı okumadıysanız belki sizin için spolier olabilir. 

   
Birinci kitabın sonunda Karou'nun gerçeklerle yüzleşmesini ve aslında kim olduğunu keşfetmesini okumuştuk. Bu kitapta ise Karou kendi ülkesine gitmenin bir yolunu buluyor ve oraya gidiyor. Ancak gittiğinde tüm ortaya yaşanacak bir şehrin kalmadığını ve tüm Kimeraların öldüğünü görüyor. Daha sonra Beyaz Kurtla karşılaşıyor. Her ne kadar ondan nefret etse de onunla beraber gitmek dışında elinden bir şey gelmiyor. Hayatta kalmayı başaran son Kimeralara Diriltme işleminde yardım etmeye başlıyor. Ülkesinde her taraf yıkıldığından meleklerden daha iyi saklanmaları için Karou onları dünyaya getiriyor ve bir çölde barınıyorlar. Daha önceki hayatındaki 'ihanet'inden dolayı tüm Kimeraların hakaretine ve kötü bakışlarına maruz kalsa da bir nevi onlara olan borcunu ödemek gibi düşünüp devam ediyor. Beyaz Kurt'ta aslında Karou'ya son derece sinirli olsa da onun Diriltme işleminden yararlanmak için ona iyi niyetliymiş gibi görünmeye çalışıyor.

''Sürpriz zorlukları ve ihtimalleriyle bir dünya bile, bir değişimi başlatmak için yeterince karmaşıkken, iki dünya? Eğer gökyüzündeki yarıklardan iki dünyanın nefesi birbirine karışırsa, tuhaf daha da tuhaflaşır, pek az hayalin alabileceği şeyler yaşanırdı.''



   Akiva, kardeşleriyle beraber görevlerine geri dönüyor. Ancak babalarının masum halkı öldürme emrini yerine getirmek yerine gizlice onları korumaya başlıyorlar. Aynı zamanda Akiva, Karou'yu aramaya başlıyor ve üzerinde onun adının yazılı olduğu bir buhurdan buluyor. Bu yüzden ilk başta Karou'nun öldüğünü sansa da onu bulduğunda bu buhurdan Karou'nun tüm hayatının değişebileceği anlamına geliyor. 

"Bir dene, Lir. Zalimlik nasıl zalimlik doğuruyorsa, merhamet de merhamet doğurur. Dünyanın bizim yarattığımızdan daha iyi bir yer olmasını bekleyemeyiz."


  



    Zuzana ve Mik ise Karou'ya ulaşmaya çalışıyorlar ve Karoudan gelen bir maille onun nerede olduğunu bulup yanına gitmeye karar veriyorlar. Karou onları görünce ne kadar şaşırsa ve onların hayatı için endişelense de kendi için çok büyük bir moral kaynağı oluyor. Ayrıca Zuzana ve Mik'in sempatikliği tüm Kimeraların onları sevmesini sağlıyor. Kimeralar onlara Karou'ya olduğundan çok daha iyi davranıyorlar. Kitapta en sevdiğim karakterler sanırım Zuzana ve Mik oldu. 😄 Kimeraların en sert kalplilerine bile kendilerini sevdirebilecek kadar harika karakterler.

   

     

14 Mart 2017

KİTAP YORUMU| DUMAN VE KEMİĞİN KIZI






   Merhaba Arkadaşlar.😇


     Fantastik bir serinin ilk kitabı olan Duman ve Kemiğin Kızı ile karşınızdayız. Baş karakterimiz Karou, Prag'da yaşayan 17 yaşında bir kız. Her zaman yanında taşıdığı ve içinde harika resimler barındıran resim defterine, masmavi saçlara ve kimseyle paylaşmadığı gizemli hayata sahip. Dışarıdan görünenin aksine hayatı çok ilginç çünkü ailem dediği insanlar dört adet ''Kimera''dan oluşuyor. Brimstone, İssa, Yasri ve Twiga. Kimeralar ne diye soracak olursanız; koç boynuzları, yılan şeklinde saçlar, pençeler ve benzeri değişik görünüşlere sahip olan yaratıklar.
      Kitapta en sevdiğim olayların başında kesinlikle Kimeraların bulunduğu daireye geçme yöntemi geliyor. Farklı bir boyuta geçmek gibi bir şeye benziyor. Dünyanın istedikleri her yerinde kapı açabiliyorlar ve sadece kapı içeriden açıldığı zaman oraya girilebiliyor. Dışarıdan açılırsa normal bir apartmana girmiş oluyorlar. Bu sayede Karou, Brimstone'un ayak işlerini yaparken çok rahat bir şekilde dünyanın her yanına gidip geliyor. 
     Brimstone müşterilerinden aldığı dişlerin karşılığında onlara dilek taşları veriyor. Aldığı şeylerin karşılığında taşların gücü de o kadar artıyor. Karou da boynunda dilek taşlarından oluşan bir kolye takıyor ama bu taşlar sadece en basit şeyleri yerine getirebiliyor. Mesela Karou sinir olduğu bir kızın kaşlarını kalınlaştırıyor yada eski erkek arkadaşını sinirlendirecek şeyler yapıyor.
   Karou içinde bulunduğu dünya hakkında hatta kendi hakkında bile çok az bilgiye sahip. Brimstone'un o dişlerle ne yaptığını, yayında bulunan o üç Kimera dışında başka Kimera bulunup bulunmadığını, aslında kim olduğunu ve neden onların arasında bulunduğunu bilmiyor. Bunları sorduğunda da hiç bir zaman cevap alamıyor ama her şeye rağmen onları çok seviyor.

''Hiç kendine canavaların mı savaşı, yoksa savaşın mı canavarları yaratıp yaratmadığını sordun mu?''

   Son zamanlarda onların dünyasına açılan kapıların üzerinde yanmış el izleri ortaya çıkıyor ve insanlar melekler gördüğünü iddia etmeye başlıyorlar. Bu arada Melekler ve Kimeralar arasında da yüzyıllardır süregelen bir savaş hala devam ediyor. Karou, Brimstone için çıktığı görevlerden birindeyken bu meleklerden biri olan Akiva ile karşılaşıyor ve ölümünle yüzyüze geliyor. Son anda kurtulan Karou artık bazı gerçekleri öğrenmeye başlıyor ve hayatı hiç olmadığı kadar değişiyor. 

''Umut. Umut çok güçlü olabilir. Belki gerçek sihir diye bir şey yoktur ama en çok neyi istediğini biliyorsan ve umudu içinde bir ışık gibi tutabiliyorsan, neredeyse sihir kullanmış gibi, dileklerinin gerçekleşmesini sağlayabilirsin.''


  Kitap için çok güzel dememe gerek yok sanırım.😀 Son derece fantastik karakterler ve fantastik bir dünya barındırıyor. İlk kitap daha çok Karou üzerinden gitse de ikinci kitapta Melekler ve Kimeralar üzerinden devam edecek sanırım. Devamı için  sabırsızlanıyorum ve kitabı hepinize öneriyorum.

12 Mart 2017

KİTAP YORUMU| PROGRAM

 Merhaba arkadaşlar.😇



 Bugün bir seri kitabıyla beraberiz. Pegasus yayınlarından çıkan çok yeni olmayan bir kitap; The Program.
 Arka kapak yazısıyla kitaba bakalım önce; 

" HASTALIK: İNTİHARLA SONUÇKANAN PSİKOLOJİK SALGIN
  TEDAVİ: SİLİNEN ANILAR
 Sloane kimsenin gözü önünde ağlamaması gerektiğini bilir; özellikle de intihar salgını tüm ülkeye yayılmışken ve böylesi bir tepki onun tek tedavi olan Program'a yollanmasına sebep olabilecekken. Sloane Program'dan dönen herkesin boş bir sayfaya dönüştüğünün farkındadır. Çünkü depresyonlarıyla birlikte anılarıda gitmiştir. 
Sürekli gözlenen duygularını gizlemek için elinden geleni yapan Sloane sadece James'le beraberken kendisi olabilmektedir. James ikisini de güvende ve Program'dan uzak tutmaya söz vermiştir, Sloane ise aşklaeınon her şeye dayanabilecrğini düşünmektedir. Ama birbirlerine verdikleri sözlere rağmen gerçeği saklamak gittikçe zorlaşır; ikisi de günden güne zayıflamakta, depresyon sinsice ilerlemektedir. 
 VE PROGRAM PEŞLERİNDEDİR. "

 Arka kapak yazısından anlayacağımız gibi kitap bir distopik kitap. Nedeni bilinmemekle beraber 14-17 yaş aralığında artışı gözlemlenen intihar vakaları yaşanıyor. Devlet bunun önüne geçebilmek için bir program belirliyor. Denetimciler tarafından işaretlenen gençler bu programa götürülüyor ve hafızlarının silinmesi karşılığında bu depresyondan uzaklaşmaları öngörülüyor.

" Bazen, tek gerçek...şu andan ibaretti. ”

 Ana karakterimiz Sloane adında bir kız. Sloane abisi depreyon sonucu intihar etmiştir. James ise Sloane in abisinin en yakın arkadaşı ve şuanda da Sloane in sevgilisidir. James kendisini sevgilisinin abisini koruyamadığı için suçluyor. Ve bundan sonra hem Sloane hemde kendisini koruyanilmek için Sloane söz vermiştir. Koruyamadıkları tek isim Sloane in abisi de değildir Sloane in en yakın arkadaşı da Programa alınmış ve artık onları tanımıyor onları hatırlamıyordur. 

" Parmağımdaki pembe yüzüğü, bileğimdeki silinmekte olan yara izini bakıp gülümsedim ve bu noktaya gelmek için çok şey geçirdiğimi düşündüm. Ve asla geri dönmeyecektim. " 

 Kitapta Sloane in Programa alınmasını ve sonrasını okuyoruz. Kitapta sevdiğim en güzel şey işleyişi farklı olan aşk hikayesiydi. Genelde en baştan doğan bir aşk hikayesi okuruz. Yalnız bu kitapta, kitaptan önce var olan bir aşkı okuyoruz. Konusu kesinlikle bence fazlasıyla dikkat çekiciydi. Kitabı bitirdikten sonra "E HANİ BUNUN FİLMİ NEREDE?" dedim. Bir insanın, bir gencin hafızasının silinerek hayatının sıfırlanması korkunç bir şey! Kitabı okumayanlar, okumak için tereddüt edenler varsa kesinlikle okusun diyorum! 😊

8 Mart 2017

OKURUN NOTU| HAYATIN KIYISINDA

 




    Merhaba Arkadaşlar.😇


     Çıktığı günden beri çok büyük ilgi gören Hayatın Kıyısında kitabının yorumu ile karşınızdayız.


''Yaşamayı, ölmek isteyen bir çocuktan öğrenen bir kızın hikayesi.''

  
    Karakterlerden biri Violet Markey. Violet bir kaç ay önce kendisinden bir yaş büyük olan ablasıyla araba kazası yapıyor ve ablası bu kazada hayatını kaybediyor. Ablasını kaybettikten sonra kendine gelemiyor ve her şeyden uzaklaşmaya başlıyor. Ayrıca yolculuğa çıkmayı kendisi istediği için de ablasının ölümünden kendini sorumlu tutuyor.


  ''Ama onun gözlüğünü yeterince uzun süre takarsam belki onun gibi olabilirdim. Dünyaya bakıp onun gördüklerini görürdüm. İkimizin varlığını aynı bedende yaşatabilirsem kimsenin onu özlemesine de gerek kalmazdı; en çok da benim.''


    Diğer karakter ise Theodore Finch. Finch ise yıllardır ucube diye anılan, herkesin dalga geçip güldüğü bir çocuk. Ailesinde de problemler yaşıyor. Bir çok kez intihar etmeyi düşünüyor ama gerçekleştirmiyor. Finch çok değişik bir karakter mesela bir süre seksenler zamanlarındaki insanlar gibi giyip onlar gibi davranmaya başlıyor ve seksenler Finch'i oluyor. 




''Ayrıca üzülmek zaman kaybından başka bir şey değil. Hayatı, sonradan pişman olmayacağın, özür dilemek zorunda kalmayacağın şekilde yaşamalısın. İşini sağlama alıp baştan doğru olanı yaparsan sonrasında özür dilemeye gerek kalmaz.''


    Bir gün Finch okulun çan kulesine çıkıp orda düşüncelere daldığında karşısında Violet'i görüyor. Violet bir an intihar etmeyi düşünse de sonradan kendine geliyor ve Finch'in yardımıyla ordan aşağı iniyor. Okuldaki öğrenciler onları gördüğü için Finch sanki kendi intihara kalkışmış da Violet onu kurtarmış gibi davranıp Violet'in kötü duruma düşmesine engel oluyor. 


''Sana bir şey soracağım. Sence dört dörtlük gün diye bir şey var mıdır?''
''Efendim?''
''Dört dörtlük bir gün. Sabahtan akşama dek sıradan, üzücü veya kötü bir şey gelmediği bir gün. Mümkün mü sence?''
''Bilmem.''
''Hiç böyle bir gün yaşadın mı peki?''
''Hayır.''
''Bende yaşamadım ama bekliyorum.''


   Ben kitabı çok çok beğendim. Özellikle Finch karakterine bayıldım. Başkalarının ne dediğini ve ne düşündüğünü umursamayan, insanlar ne der diye kendi kişiliğinden asla taviz vermeyen, yalnızlığının aksine çok geniş ve renkli bir hayal dünyasına sahip bir karakter. 
Violet ise çok gerçekçiydi. İçinde bulunduğu ruh hali ve başına gelen olayın ağırlığı okurken hissedilebiliyor. Yazarın kitabın sonunda yazdığı notta çok etkileyiciydi. O notu okuduktan sonra kitap daha bir tamamlanıyor sanki. 


4 Mart 2017

KİTAP YORUMU| KUSURSUZLAR

 




  Merhaba Arkadaşlar.😇
 

      Bugün ki yorumumuz Yabancı Yayınlarının son kitaplarından biri olan Kusursuzlar olacak. Yazarın ilk kitabı olduğu da göz önüne aldığımda ben çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Oluşturulan dünya her ne kadar rahatsız edici olsa da gerçekten çok ilginçti.
     
     Yıllar önce Afet denilen bir olay yaşanmış ve dünyadaki tüm dengeler bozulmuş. Buzlar erimiş, bazı ülkeler suralar altında kalmış. Hayatta kalan insanlar iç kesimlere ilerlemeye başlamış ve Bölgeler yeniden biçimlendirilmiş. Bu projenin adı ise Nuh Projesi. Ancak yıllar geçtikçe Bölgelerde hiç kız bebek doğmamış kalan kadınlar ise doğurganlık yaşını geçmiş. Bu yüzden neslin tükenmesine kesin gözüyle bakılıyormuş. Genetik mühendisler tarafından kadınlar yaratılmaya başlanmış ve bu kadınları yani havvaları en iyi şekilde geliştirmek için Okullar oluşturulmuş. Tüm bu projelern arkasında ise Baba varmış.


 
      Dört yaşlarına gelince yuvalardan alınıp bu okullara getirilen havvalar için en önemli olan şey güzellik. Belirli bir kilo aralığında bulunmak zorundalar, günde bir kaç defa makyajlarını yeniliyorlar, uyumlu ve güzel giyinmeleri gerekir. Tüm bunları daha da göz önüne sokmaları için okulun yer aynalarla kaplı. Ayrıca ağlamaları, kızmaları vb. şeyler yasak çünkü tüm bunlar güzelliklerini bozabilir. Geceleri bilinç altlarına işlemesi için ''Güzel kızlar öfkelenmez.'' ve ''Şişko kızlar demodedir.'' gibi mesajlar dinletiyorlar.

     16 yıllık eğitimlerinin sonunda aralarından bazıları 10 tane Varis'e eş olma hakkı kazanacak. Bunlar genelde güzelliklerine göre puanlarla sıralanmış ilk on arasından seçiliyor. 1 kişi okulda eğitim vermek için kalıyor. Geri kalanlar ise cariye oluyorlar.


    Toplumda kadına verilen değer, psikolojik ve fiziksel şiddete karşı tepkiyi göstermek adına çok güzel yazılmış bir kitaptı. Ayrıca kadınların adının baş harfini küçük harflere yazarken erkeklerinkini büyük harfle yazmak gibi dikkat çekici ayrıntılar da vardı.


  Son olarak kitabın kapağına da cildine de hatta kapağın için kısmına da bayıldığımı söylemeden olmaz.😄
    
   

  

2 Mart 2017

KİTAP YORUMU| KORKUNUN ANATOMİSİ





   Merhaba Arkadaşlar.😇

   Çok uzun süredir elimde olan ama sürekli ertelediğim bu kitaptan bahsedeceğim şimdi.
Baş karakter polisliği bırakıp emniyette zanlıların resimlerini çizmeye başlayan Rodrigez. 
Resim çizme konusunda o kadar yetenekli ki herkes zanlı ile robot resim arasındaki benzerliklere hayret ediyor. Kendisi bile açıklayamadığı bir şekilde zanlıları neredeyse birebir şekilde çizebiliyor. 

   Üç tane ceset bulunuyor. Her birinin üzerinde kendilerine ait çizimler bırakılmış. Katil, kurbanları öldürmeden önce onların birer resimlerini çiziyor. Bir nevi onların ölüm sahnesini kağıt üzerinde tasarlıyor. Cinayet masasından Terri, Rodrigez'in yeteneğini bildiği için ondan yardım istiyor. Artan cinayetlerle beraber bu çizimler arasında bağlantı kurması ve katile ulaşmasını okuyoruz kitapta. Ayrıca hem Rodrigez'in hem de katilin çizdiği resimler de kitapta bize gösteriliyor. Bir yandan okurken diğer yandan çizimlerdeki gelişmeleri takip edebilmek çok güzel olmuş. Polisiye kitapları seviyorsanız size de tavsiye ederim. Bence gayet başarılı olmuş



 

     İki adam...
     Biri polis teşkilatından, diğeri katil...
     Biri zanlıların resmini yapıyor, diğeri    
     kurbanlarının...
     Ve kurbanlarının resimleriyle birlikte, katilin
     portresi polisin zihninde yavaş yavaş 
     şekilleniyor...

25 Şubat 2017

KİTAP YORUMU| SİNESTEZYA





Merhaba arkadaşlar. 😇



     Bugün konusunun oldukça dikkat çekici olduğunu düşündüğümüz bir kitabın yorumuyla geldik. 😊Öncelikle kesin olarak söyleyebiliriz ki bizim bu kitabı almamızda ki en büyük etken Adam Fawer'ın Empati kitabıydı. Sinestezi ya da sinestezik kelimeleriyle ilk defa empati kitabında karşılaşmıştık ve oldukça da dikkatimizi çekmişti. Sonra fuarda yine aynı yayın evine ait yani April yayınlarına ait bu kitaba rast geldik ve kitabın adını görünce indirimi de bulunca düşünmeden kitaba sarıldık.😄 


  ''Bazen lanetli olduğunu düşünsen de Tanrı sana sinestezi adı verilen kompleks bir duyarlılık bahşetmiş.''

     Kitabın konusuna gelelim hemen. Önce kısaca arka kapak yazısından bahsedelim; 
" Sinestezya... Kimine göre hastalık olan bir durum kimine göre katıksız bir mucize olabilir mi? 
Sinestezi, algılamada duyuların birleşmesi anlamına gelir. Sinestezikler gerçeği, farklı duyusal algılamaları birbiriyle karıştırarak görür.
Kimi için 'E' harfi yeşildir örneğin. Bazısına göre 'R'nin tiz bir sesi vardır ya da '5' rakamı sarı renktir, 'Fa' notası çikolata tadındadır... 

     
      Biz kitabı çok sevdik. Başta da bahsettiğimiz gibi konu kesinlikle dikkat çekiciydi. 4 karakterle karşılaşıyoruz kitapta. Yazarın tarzı da alışıldık bir tarz değildi. Kitapta gayet güzel bir hava vardı. Olayları bu 4 karakterin günlüklerinden okuyorduk. Bazı yerlerde yazar bazı karakterler üzerinden dipnotlar bırakmıştı sayfaların altına. Bu da kitabı biraz daha farklılaştırmıştı sanki. Kısacası eğer Empati ve Olasılıksız kitaplarını okuduysanız ve bu kitapları beğendiyseniz SİNESTEZYA tam size göre bir kitap!


''Bir çocuk dünyayı ilk gördüğünde ondan korkmaz, ona hayretle bakar. Dünya, o büyüdükçe içini korkuyla, endişeyle doldurur. Neden? Neden ölüm; ölümü farkına varmak. Ama Noel -şayet zihnini tam anlamıyla verirse- dünyayla ilgili o görüntüyü, neredeyse Adem'le Havva'dan kalma renkleri bile hala hatırlayabiliyordu. Bütün görüntüler orada, onun zihin mutfağında el değmemiş halde ve büsbütün duruyor''

18 Şubat 2017

KİTAP YORUMU| YAVRU KUŞ



       Merhaba Arkadaşlar.😇


     Bu kitap bir vampir kitabı ama daha önce okuduğumuz ve izlediğimiz vampirlerle alakası yok. Bu kitaptaki vampirler, ısırarak insanları dönüştürmüyorlar. Isırdıkları insanların sadece kanlarını içiyorlar ve onları kendilerine bağlı yapıyorlar. Bu insanlar artık onlarla yaşamaya başlıyor ve ne istiyorlarsa yerine getiriyor. Aynı zamanda onlara karşı sevgi de besliyorlar. Vampirler ne kadar insan kanına muhtaçlarsa, ısırılan insanlarda bir süre sonra o vampirlere muhtaç hala geliyorlar. Isırılan ve onlara bağlı olan insanlar, vampirler tarafından ortak yaşar olarak adlandırılıyor. 
Vampirler gündüzleri uyuyup gece hayatı yaşıyorlar çünkü güneş ışığı onları yakıyor. Ayrıca çok geç yaşlanıyorlar. 




     Kitabın ana karakteri olan Shori bu vampirlerden biri. Elli üç yaşında olmasına rağmen daha 10-11 yaşında görünüyor. Gündüzleri de dışarı çıkabilmesi için genetiği değiştirilmiş ve başarılı olunmuş. 
Ailesine korkunç bir saldırı düzenleniyor ve bu saldırıdan tek kurtulan Shori oluyor. Ormanın ortasındaki bir mağarada gözlerini açıyor. Aşırı derecede bir açlık ve acı çekiyor. Ayrıca geçmişine dair hiçbir şey hatırlamıyor.

Shori'nin kendini yeniden keşfetmesini, ailesine yapılan saldırının suçlularını bulmasını ve kendine yeni bir aile kurmasını okuyoruz. Kitap başta çok tuhaf geldi. Çünkü dediğim gibi diğer vampir hikayelerinden çok farklı. Ama ilerledikçe sevmeye başladım. Shori'nin yaşı büyük olmasına rağmen küçük bir çocuk gibi gözükmesinden dolayı bazı olaylardan çok rahatsız oldum. Eğer vampirleri seviyorsanız ve farklı bir şeyler okumak istiyorsanız tavsiye ederim.


   


17 Şubat 2017

KİTAP YORUMU| YAĞMURLA GELEN MUTLULUK

 Merhaba arkadaşlar. 😇



 "Söz konusu aşksa, sıradan diye bir şey yoktur. Herkes Colton Neely'nin özel olduğunu düşünüyordu. Lily Evans ise büyüleyici olduğunu. Çocukluk arkadaşlarıyken bir kaza yüzünden yolları ayrılmıştı.Yıllar sonra buluştuklarında ise Lilly, Colton'ın ne kadar özel olduğunu ve onu daha fazla tanımak istediğini keşfedecekti.Ve Colton'ı tanıdıkça ona daha fazla bağlanacaktı. Ancak Lilly, sevgisini kelimelerle ifade etmekte dahi zorlanan bu çocukla ilişkisini dilediği gibi yürütebilecek miydi? "




 Bir çocukluk aşkı hikayesi okuyoruz bu kitapta. Üstelik karakterimizim gözünden okuma fırsatı da bulabiliyoruz. Aslında Colton karakterini ben çok sevdim. Bana çok samimi ve masum geldi. Gerçekten tanıştığım en özel karakterlerden biriydi. Kitabın anlatım tarzını, ilerleyişini vs sevdim ama beni ciddi olarak rahatsız eden bir durum vardı. Yazar bence bazı yerlerde gereksiz ayrıntılara girmişti. Yani karakterlerin öpüşmeleri veya beraber olmaları aşırı derecede detaylandırılmış ve bazı yerlerde bir kaç sayfaya kadar bu olaylara yer verilmişti. Bence bu sevimli aşk hikayesinde bu detaylara ve ayrıntılara gerek yoktu çünkü hikayeyi olabildiğine basitleştirdi ve sıradanlaştırdı benim gözümde. 

" Sanırım bazen gerçekler karşımızda duruyor ama inanmak istemiyoruz. Her şeyi olmasını istediğimiz gibi görüyoruz. Bazen inkar ederek yaşamayı seçiyoruz."

12 Şubat 2017

KİTAP YORUMU| ANDREW BRAWLEY'İN SIRADIŞI HİKAYELERİ

 Merhaba arkadaşlar.😇



 Bu gün çook uzun zamandır gündemde olan birçoğumuzun okuduğu sıcak bir kitapla beraberiz. 

Tanıtımdan; 
 Her şeyini kaybetmiş bir çocuğun, umudu hastane koridorlarında kovalamasının yürek burkan ama aynı zamanda umut vadeden sıcacık hikâyesi. Andrew Brawley, ailesinin geri kalanı gibi o gece ölmüş olmalıydı. Anne ve babası ölmüştü, kız kardeşi de ama kendisi kurtulmuştu. Şimdi hastanede yaşıyor, kafeteryada çalışıyor, hemşirelerle takılıp kimsenin kullanmadığı malzeme dolaplarında uyuyor. O, neredeyse görünmez, geçmişinden, suçluluk duygusundan ve onu bulmaya çalışanlardan saklanıyor. Bir tek, yarattığı süper kahraman Hasta F'nin dünyasında teselli bulabiliyor. Sonra bir gün hastaneye vücudunun yarısı, nefret dolu sınıf arkadaşları tarafından yakılmış bir çocuk geliyor. Onun acısı Drew'yu adeta çekiyor, onda umudu, mutluluğu görüyor. Hastanenin ötesinde, acı dolu geçmişlerinden uzak bir geleceği.

Ancak Drew hayatın asla bu kadar kolay olmadığını biliyor, kurtuluş için önce ölümle yüzleşmesi ve yaptıklarının bedelini ödemesi, nasıl biri olduğu gerçeğini açıklayarak geleceğe dair tüm şansını riske atması gerekiyor...




 Kitap gerçekten aşırı derece de akıcıydı. Okuması çok keyifliydi. Kitabı merak edip almamda en büyük etkenlerden biri tabii ki Eren Nadir'in yorumuydu. 😂Biraz kitap hakkında bahsetmek istiyorum. Konular tamamen hastanede geçiyor. Drew'un hastanede kendine kurduğu hayat ve orada ki arkadaşlıkları çok içtendi. Ben Trevor ve Lexi de çok sevdim! Trevor ve Lexi; Drew'un pediatri bölümündeki arkadaşları. İki karakter de bence çok sevimliydi. Özellikle de Lexi😊Drew'un ise ailesiyle ilgili kendini sürekli olarak suçlaması beni etkileyen diğer olaylardandı. Kitap kesinlikle okunmaya değer! Ayrıca kitabın içerisindeki çizimlerde mükemmeldi. Tüm hikaye boyunca Drew'un kendisinin ortaya çıkardığı ve ona sarıldığı karakteri Hasta F, eşsiz bir şekilde resmedilmişti. 

4 Şubat 2017

KİTAP YORUMU| BEYOĞLU RAPSODİSİ



Merhaba Arkadaşlar.😇



  ''Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu'nda büyümüş, Beyoğlu'nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında gizemli bir neden... Ve soruşturma boyunca adım adım, bina bina, sokak sokak Beyoğlu. O çoksesli, çokrenkli, çokdilli, çokkültürlü Beyoğlu. Günümüzün Babil Kulesi... İnsanın bencilliğini, acımasızlığını, öfkesini, çaresizliğini en iyi anlatan mekan... Soluk soluğa bir gerilim, benzersiz bir final...'' 


  Selim, Kenan ve Nihat. Bu üç arkadaş, Galatasaray Lisesinde tanışırlar. Birbirlerinden çok farklı olsalar bile çok yakın dost olurlar. O zamandan itibaren hiç bir zaman ayrılmazlar ve birbirlerinin en büyük destekçisi olurlar.


    Hikayeyi Selim'in ağzından okuyoruz. Selim okuyup mimar olmuştur. Ancak babasının isteği üzerine mesleğini yapmaz ve kendi şirketlerinin başına geçer. Tekstil şirketi olan AZYA'yı gayet iyi idare eder ve maddi durumu da çok iyidir.  Evli olan Selim'in down sendromlu bir oğlu vardır: Burç. Selim diğer iki arkadaşına göre daha ağırbaşlıdır. Daha çok mantığıyla işlerini gerçekleştirir. Arkadaşlarına bazı konularda karşı çıksa dahi hiçbir zaman onları yalnız bırakmaz. 

    Nihat küçüklüğünden beri maddi açıdan zor durumdadır. Liseden itibaren Selim ve Kenan ona yardımcı olmuştur. Bu yüzden Nihat, ikisine karşı minnet duyar ve manevi olarak ikisininde en büyük destekçisi olmuştur. Nihat arkadaşlarının yardımıyla sahaf dükkanı açar ve burada tanıştığı biriyle evlenir, bir kızı olur.

    Kenan ise hukuk okumuştur ama o da Selim gibi babasının şirketinin başına geçer. Kısa sürede, çok bir çaba da harcamadan şirketi geliştirir. Zeki ve yetenekli olan Kenan ayrıca maceraperesttir de. Hayatını dolu dolu yaşamaya çalışır ve her türlü deneyimi yaşamaya çalışır.

     Son zamanlarda ölümsüzlüğe aklını takmış olan Kenan fotoğraf çekmeye yönelir ve sergiler açar. Fotoğraflarının herkesçe bilinmesini ister ve böylece o öldükten sonra bile konuşulacak olan fotoğraflarıyla adını yaşatmayı umar. Ama işler istediği gibi gelişmez hiç bir şekilde sergilerine beklediği ilgiyi alamaz. Nihat'ın aklına gelen bir fikirle arası iyi olan baş komiserden Beyoğlu'nda işlenmiş olan cinayetlere ait fotoğrafları alır. Bu fotoğrafları mankenlerle yeniden canlandırarak medyanın ilgisini de çekeceğini düşünür. Zaten fikir de Nihat'tan çıktığı için Nihat en başından beri Kenan'a yardım eder. Selim ilk başta bu işin tehlikeli olacağını söyleyip onları vazgeçirmeye çalışsa da başaramadığı için o da yardım etmeye başlar. 

   Fotoğrafları çektiği sırada iki cinayetteki ortamda bulunan tabloların aynı olduğunu fark eder. Aslında bu cinayetleri işleyenlerin aynı kişi olacağını düşünür ve tanıdığı avukat vasıtasıyla o cinayetten hapis yatanlarla görüşür. Aslında olayın bilinenden daha farklı olduğunu anlar ve cinayeti kendi çözmeye başlar. Çünkü tam sergiden önce böyle bir haberle gündeme gelmesinin sergi için de çok iyi bir reklam olacağına inanır. 

  Olaylar çok yavaş ama hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşir. Arka kapakta yazdığı gibi gerçekten benzersiz bir final. Ahmet Ümit'in diğer kitapları gibi bu kitapta çok güzel kurgulanmış. İçerdiği çok fazla betimlemeye ve ayrıntıya rağmen çok akıcı bir şekilde okunabiliyor. Daha önce Ahmet Ümit okumadıysanız çok ertelemeyin. Eminim sizlerde beğeneceksiniz.😊

    

2 Şubat 2017

KİTAP YORUMU| GOLEM VE CİN




Merhaba Arkadaşlar.😇


     Golem ve Cin, hem adı hemde konusu bakımından ilgimi çeken bir kitaptı. Sonunda okumak için fırsat bulabildim. Şimdi size bu kitaptan bahsetmen istiyorum.

     Ana karakterlerimizden biri olan goleme ilk defa bu kitapta rastladım. Golemler kilden yapılmış, insan görünümlü yaratıklardır. Sahiplerine son derece bağlıdırlar ve kişilere özel olarak yapılır. Bir insana kıyasla çok daha güçlülerdir. Bu golemi yapan çok güçlü bir büyücüdür; Schaalman. Çok yetenekli olan Schaalman, Otto'nun isteği üzerine ona eş olacak bir golem yapar. Ancak diğerlerinden farklı olarak bu goleme merak, ahlak gibi özelliklerde verir. Ayrıca golemi canlandırmak ve öldürmek için iki komutun yazılı olduğu bir kağıt da verir. Otto Amerika'ya gitmek için bir gemi yolculuğu yapacaktır. Schaalman gemi yolculuğunda golemin tehlikeli olacağını ve insanlar tarafından anlaşılacağını düşündüğü için Amerika'ya gitmeden onu uyandırmamasını söyler. Gemide rahatsızlanan Otto, golemi burada canlandırmaya karar verir ancak golem canlandıktan çok kısa bir süre sonra ölür. Başı boş kalan golem, Amerika'ya indiğinde yaşlı bir haham olan Rabbi Meyer onu farkeder ve yardım etmek için yanına alır. Golemin hikayesi böylece başlamış olur.
    
      Aynı zamanlarda, Amerikadaki Suriye mahallesinde kalaycı olan Arbeely'ye tamir edilmesi için antika bir ibrik gelir. Arbeely ibriği tamir ettiği sırada içinden bir cin çıkar. Cin, yüzyıllar önce yakalanıp bu ibriğin içine hapsedilmiştir. Bu zaman zarfında ülkeden ülkeye gezmiş ve bir çok el değiştirerek Arbeely'ye kadar gelmiştir. Ayrıca kendi hayatına dair hiçbir şey hatırlamıyordur.  Cin ateşten yaratıldığı için kalayı eliyle eritebiliyor ve çok yeteneklidir bu yüzden Arbeely'nin yanında çırak olarak çalışmaya başlar. 

    Havva ismini alan golem ile Ahmet ismini alan cinin yolları Amerika'da kesişir. Kitap kalınlığına rağmen çok rahat okunuyor. Çok küçük ayrıntılar bile gayet güzel bir üslupla işlenmiş. Müslüman, Hristiyan ve Yahudi karakterleri barındıran kitap farklı etnik grupları güzelce bir araya getirmiş. Daha önce okuduğunuz hikayelerden farklı bir şey okumak istiyorsanız tavsiye edebileceğim kitapların başında geliyor. Eğer sizde okuduysanız görüşlerinizi bizimle paylaşabilirsiniz. 😊

                                   '' İçinde kaybolacağınız büyülü bir masal...''

1 Şubat 2017

KİTAP YORUMU| DÖRT #UYUMSUZ SERİSİ

 Merhaba arkadaşlar.😇 



Uyumsuz serisinin seriden bağımsız bir kitabı; Dört... Şüphesiz Uyumsuz serisin de en çok sevdiğim karakter Dört olmuştu. O yüzden Dört karakterine ait ayrı bir kitabın varlığı beni çok bahtiyar etti.😂
Kitabın içeriğine gelirsem; Kitap dört ana bölümden oluşuyor. 
Transfer-Çömez-Oğul-Hain. 
Transfer bölümü Dört'ün Seçim Töreni süreci hakkında fedakarlıktan cesurluğa geçişini anlatıyor.
Çömez bölümü ise adından da anlayabileceğimiz üzerine cesurluk yerleşkesinde ki çömezlik süresinden bahsediliyor.
Oğul bölümün de Dört'ün annesi ile karşılaşması işleniyor.
Son olarak Hain bölümün de ise eğitmenlik sürecinde ki uyumsuzda ki alıntılarla karşılaşıyoruz. Serinin son kitabı olan Yandaş da olayları Dört'ün gözünden görmeye başlamıştık. Burada da Uyumsuzda ki bazı olayları Dört'ün gözünden okuyoruz. 

"Gülümsediğinde ilk kez benden hoşlanıp hoşlanmadığını merak ediyorum. Bu halimde bile bana gülümseyebiliyorsa, eh belki hoşlanıyordur. Bildiğim tek bir şey var: Bu dünyanın ne kadar berbat bir yer olduğu..."

Ben kitabı elbette ki beğendim. Çünkü bir uyumsuz fangörlüyüm adeta😄Kitabı çok şaşırarak çok yeni bilgilerle okumadım. Çünkü olaylar hakkında doğal olarak bilgim vardı. Ancak Dört'ün düşünce ve bakış açısı tabii ki beni çok etkiledi.
Kitap kısa ve akıcı olması sebebiyle kısa sürede bitirilebilecek bir kitap. Yalnız dikkat edilmesi gereken bir konu var ki kitap seriden bağımsız diye sakın başta okumaya kalkmayın spoiler yersiniz benden söylemesi. Uyumsuz serisini okuduysanız bu kitabı da okumayı eksik etmeyin bence.

31 Ocak 2017

KİTAP YORUMU| YANDAŞ #UYUMSUZ SERİSİ

 Merhaba arkadaşlar.😇 




Hüsrandayım. Hüzünçlüyüm. Mutsuzum. Yandaş'ı okurken içimde hala büyük umutlar vardı. Seriyi ne kadar sevseler de bu kitaptan ne kadar nefret ettiğini yazıyordu herkes. "Hayır ben bu seriyi seviyorum bu kitabı da seveceğim" diyerek okudum kitabı. Ama şuan umutsuz vaka... Seriye ilk önce filmini izleyerek başladığımı söylemiştim. Ve ben daha filmi izlerken son kitabın spoilerini yemiştim. Bunu bilerek okudum yani kitabı. Aranızda belki hala kitabı okumamış ve hala bu spoilerı duymamış olanlar vardır diye ben bundan bahsetmeyeceğim. Şimdi kitap hakkındaki düşüncelerime geliyorum...

➡ "Bu dünyada cesur olmanın bir sürü yolu var. Bazen cesaret, kendi hayatını senden çok daha büyük bir şey ya da başka biri için feda etmektir. Bazen de daha büyük bir ama uğruna bildiğin her şeyden, bir zamanlar sevdiğin herkesten vazgeçmektir. 
Ama bazen farklıdır. 
Cesaret bazen acıya dayanabilmek için dişlerini sıkmak, her güne yeniden başlamak ve daha iyi bir hayata ağır adımlarla ilerlemektir "

Öncelikle kitap bir Tobbias'ın bir de Tris'in gözünden yazılıyor. Doğruyu söylemek gerekirse Tobbias'ın düşüncelerini okumak ortada yokken neler yaptığını okumak güzeldi. Ama gereksizdi. Son kitapta böyle bir şeye gerek yoktu bence. Ki zaten seri sonunda sadece Tobbias' a ait bir kitap da çıktı. Kitabın ilerleyişini aslında yine sevdim. Yine beğendim. Ama evet o son... Hiç gerek yoktu. Ben kitap ve filmler de baş karakterlere çok önem veririm. Baş karakter baştır işte arkadaşlar. Kitabın anasıdır. Ona yakışır olaylar yazılmalı. O karakter hafife alınmamalı. Spoiler vermek istemediğim için çok bir şey yazamıyorum. Ama kitap sonu itibariyle beklentimi karşılayamadı serinin diğer kitaplarını okurken kafamda farklı planlar kurmuştum. Yine de her şeye rağmen okunmaya değer bir seri.

30 Ocak 2017

KİTAP YORUMU| KURALSIZ #UYUMSUZ SERİSİ

  Merhaba arkadaşlar.😇



➡"Hadi bakalım Kuralsız!" diyor göz kırparak. "Ne?" diyorum. Elini tutup aşağı kayıyorum.
"Kuralsız," diyor. "Bir özel isim. Savaşçı olarak görülmesi gerekmeyen ama kurulu düzen ve otoriteye karşı duran kişi."

Evet öncelikle en başta şunu söyleyebilirim ki Kuralsız, Uyumsuz'dan çok daha aksiyonlu ve entirika doluydu. Sürekli bir adrenalin vardı. Uyumsuz da hikayenin bittiği yerden başlıyor Kuralsız. Bazı gizli bilgiler burada yavaş yavaş açığa çıkıyor. Kitap yine harika ötesiydi. Tek kelimeyle bayıldım!
 -Neden bilmiyorum ama şuan Tobias'a mı yoksa Tris'e mi gıcık olduğumu bilmiyorum. Birbirlerinden uzaklaştıkları için bir nefret geldi ama bunun sebebi hangi karakter karar veremiyorum.- 

Distopik ruh bu kitapta daha çok hissediliyor. Şuan dönüp kitaba genel bir bakış attığımda kitabın son yarısının ilk yarımına göre çok daha aksiyonlu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ve bu kitapta Tobias fazla bir esrarengizdi. Olaylar daha çok Tris üzerine yoğunlaşmıştı. Tris içinde olduğu bölümleri okurken Tobias'ın o esnalarda neler yaptığını da çok fazla merak ettim. Benim için kitapta ki tek kusur sonunun bağlanmasıydı. Evet seri devam edecek. Merak uyandırıcı bir son olmalı ama kurgu için o kadar önemli bir olaydan sonra 4 cümle ile sonlanması da ne demek!



Filme de kısa bir şekilde değinmem gerekirse; Film kitaptan bağımsız yapılmış resmen. Uyumsuzun film ve kitap uyumu oldukça iyiydi. Ama kuralsız için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Kuralsızda ki giriş ve sonuç alınmış ve baştan sonra farklı şekilde kurgulanarak filmi yapılmış. Önce filmi izlediyseniz kitabı okurken ister istemez olayların filmde ki gibi gelişeceğini düşünüyorsunuz ama sonuç; Koca bir kafakarışıklığı.
Tekrar yeniliyorum "Önce kitap sonra film!

27 Ocak 2017

KİTAP YORUMU| UYUMSUZ #UYUMSUZ SERİSİ

Merhaba arkadaşlar.😇



 Paylaşmak için çoook geç kaldığım ve hayran olduğum bir kitapla karşınızdayım. Konusunu uzun uzun anlatmayacağım çünkü çoğunluğun bildiğini düşünüyorum. Ama kısa bir özet geçip ardından düşüncelerimi anlatmak istiyorum hemen. 


-Bir şehir 5 topluluk. Ve "Kandan önce topluluk." Dürüstlük, Bilgelik, Dostluk, Fedakarlık, Cesurluk. Yalnızca birine uyum sağlamak zorundasınız çünkü yalnızca bir seçim hakkınız var.-





 Kitap bir distopya türünde ama içinde her şeyden bir parça bulabiliyorsunuz. Bilim kurguyu andıran simülasyonlar, cihazlar; aşklar, dostluklar, aile bağları... Bu seriyle önce filmiyle tanıştım. Ve kelimenin tam anlamıyla hayran kaldım. Kitabının filminden daha mükemmel olacağı konusunda hiç şüphem yoktu. Yanılmadım da. Film de olmayan o kitap bölümlerini okuduğumda böyle içime resmen heyecan doldu. Yazarın anlatımı zaten kusursuz. Kitap ana karakterin yani Tris'in bakış açısıyla yazılmış ki bu benim en beğendiğim özelliği. Bu tarz anlatımlar beni daha çok içine çekiyor. Kitapla çok daha fazla bütünleşebiliyorum. 


"Bence insanın doğası, kendi düşmanıdır. İnsan doğası saklar, yalan söyler, çalar.. Bunu kökünden söküp atmak istiyorum. Böylece istikrarlı ve barışçıl bir toplumu koruyabiliriz. Bence insanın doğası, kendi düşmanıdır. İnsan doğası saklar, yalan söyler, çalar.. Bunu kökünden söküp atmak istiyorum. Böylece istikrarlı ve barışçıl bir toplumu koruyabiliriz."

 Kitapta en sevdiğim karakter şüphesiz Tobbias idi nam-ı diğer Dört. Kitabı bu denli sevmemin en büyük etkeni kesinlikle bu karakterdir. Keşke gerçek olsa dediğim bir kitap karakteri. Ama Tobbias hakkında sizlere bir şeyler anlatmayacağım onunla kitabı okurken kendinizin tanışmasını istiyorum. 😍 

 Kitaba neden bu kadar hayran kaldığıma gelirsem; olay örgüsü kesinlikle sürükleyici. Karakterlerin yaşadığı duyguları resmen bende yaşadım. Bunu tam anlamıyla yaşayabildim. Distopik hikayelerde kimileri aşk'a karşı olsa da bu kitapta aşkta bence kusursuz işlenmiş. Ne çok fazla ne de çok azdı. Tam dozunda. Mükemmel bir kitaptı işte arkadaşlar. Hala okumayanınız varsa kesinlik okusun derim. Hem filmi izlemeyip hem de okumayan varsa önce kitabı okumasını tavsiye ederim. 😊

26 Ocak 2017

KİTAP YORUMU| KEŞKE GERÇEK OLSA

 Merhaba arkadaşlar😇




 Marc Levy ile tanıştığım bir kitap; Keşke Gerçek Olsa. Yazarı daha önce duymuştum ama okuduğum bir kitabı yoktu. Bu kitabı da bir fuar da şans eseri denk gelip ani kararla almıştım. Ama iyi ki aldım diyebilirim.

" Söyleyeceklerimi anlamak kolay değil, kabul etmekse olanaksız; ama öykümüzü dinlemeye, bana güvenmeye razı olursanız, belki sonunda bana inanırsınız; ve bu çok önemli, çünkü, farkında değilsiniz ama dünya üstünde bu sırrı paylaşabileceğim biricik insan, sizsiniz. "


 Kitabın konusundan kısaca bahsedeyim.
'Doktor olan Lauren hastalarına hayat vermeye çalışırken kendini bir anda komada buluyor. Bulunduğu durumun daha kötüsü de vardır; annesi ve doktorları Laurenin fişini çekmek istiyorlar... Lauren bedenini hastanede bırakarak bir yolculuğa çıkıyor. Bir kişi hariç kimse onun varlığının/yokluğunun farkında değil. Genç ve başarılı mimar olan Arthur'la karşılaşarak kendi yaşam varlığı için savaşıyorlar.'




Ben kitabın konusunu ve kurgusunu çok beğendim. Çok sevimli ve çok tatlı bir romandı bence. Yazarın çok fazla betimleme kullanması çok dikkatimi çekti. Genel olarak alışık olduğum bir tarz değildi. Bu durum beni bazı yerlerde yordu diyebilirim ama yine de çok rahatsız etmedi. Çünkü o betimlemeler ile kitabı kafamda tamamen canlandırabildim. Bu arada canladırmak demişken kitap "Cennet Gibi" adıyla beyaz perdeye de uyarlanmış.

'' 'kesinlikle okunması gereken'leri değil, hoşuma giden kitapları okuyorum ve hayatım böyle geçiyor. Nedenler ve nasıllar hakkında binlerce soru sormadan..."

Ayrıca kitabın bir devam kitabı da var. Bu çok isabet olmuş. Çünkü kitap bittiğinde 'Nasıl yani gerçekten burda mı bitiyor? Ee devamı?' diyorsunuz. Devam kitabının adı "Sizi Tekrar Görebilmek" Bu kitabın yorumunu da ilerleyen günlerde blogumuzda bulabilirsiniz.😊

20 Ocak 2017

KİTAP YORUMU| BİR AY GÜNLÜĞÜ SERİSİ




  Merhaba arkadaşlar.😇

    Bugün yorumlayacağım seri Bir Ay Günlüğü Serisi. Gerek konusuyla, gerek karakterleriyle, gerekse oluşturulan dünyayla okuyabileceğiniz en güzel serilerin başımda geliyor bence. İlk kitaptan son kitaba kadar akıcılığını koruyor ve daha da güzelleşerek ilerliyor. 


Uyarı: İkinci kitaptan itibaren yazacağım yorumlarda önceki kitaplara dair spolier olabilir. Arka kapakta yazanların dışında çok bir bilgi vermedim ama arka kapak yazılarında da yeterince bilgi var.



     Cınder

     İnsanlarla androidlerin bir arada yaşadığı, dönemin en büyük sorununun veba hastalığı olduğu, Aylıların dünyaya önemli bir tehdit oluşturduğu bir dünya.  
   Külkedisinin yeniden kurgulanmış hali olan bu kitapta Cinder çok ünlü bir mekanik ustası. Aynı zamanda bir sayborg fakat bunu herkesten saklıyor. Çünkü sayborglar halk arasında pek iyi karşılanmıyor. Cinder, üvey annesi ve iki üvey kız kardeşi ile beraber yaşıyor. Ülkenin gündemindeki en önemli olaylardan biri olan Balo'ya günler kala Prens Kai ile yolları kesişiyor. Olaylar geliştikçe Cinder kendini gezegenler arası bir anlaşmazlığın ortasında buluyor. Kendi hayatıyla ilgili çok önemli gerçekleri öğreniyor. 



     Scarlet

     'Dünya yok olma tehlikesiyle karşı karşıyayken, külkedisi ile kırmızı başlıklı kızın yolları kesişecek...'
     Scarlet günlerdir kayıp olan büyük annesini aramaya başlar. Sokak dövüşçüsü olan Wolf, ona yardım etmek istediğini söyler. Her ne kadar tereddüt etse de Scarlet bunu kabul eder ve beraber yola çıkarlar. Aynı zamanda Cinder ve Thorne ise hapishaneden kaçma planları yaparlar. Bu hikayede Cinder ve Scarlet'in yolları kesişir. Onları bekleyen bu büyük maceralara külkedisi ve kırmızı başlıklı kız beraber atılır.



     Cress
  
    'Daha ufacık bir kız çocuğuyken, cadı onu ne kapısı ne de merdiveni olan bir uzay uydusuna hapsetti.'
   Bu kitap ise alıntıdan anlaşıldığı gibi rapunzelin hikayesi. Cress uyduya hapsedilmişti. Tek sahip olduğu şey bilgisayarlar olduğu için çok iyi bir hacker olmuştu. Levana'nın planlarını haber vermek için Cinder'la iletişime geçti. Cinder da onu uydudan kurtarmaya karar verdi. Aynı zamanda tüm dünya Cİnder ve arkadaşlarının peşindeydi. Levana ve İmparator Kai'nin düğünlerini engellemek ve aya gitmek için Cinder, Scarlet, Cress, Thorne ve Wolf yola koyuldu ancak bu süreçte bir sürü tehlike atlattılar.


   
    Levana

    'Levana cesetleri değil ama ertesi gün odaları görmüştü. İlk düşüncesi bunca kanın dudakları için nefis bir ruj olabileceğiydi. '
     Ay kraliçesi Levana'nın hayatının ve nasıl bu hale geldiğinin anlatıldığı bir yan kitaptı. Yorumlara baktığımda genelde Levana'nın kötü olmak için gerçek sebeplerinin olduğunu söylüyorlardı ama ben öyle düşünmüyorum.Bence Levana'nın ne kadar kötü bir karakter olduğunu kanıtlayan bir kitaptı. Ayrıca ablasının ondan çok daha kötü olduğunu da görüyoruz. Serideki evren hakkında, ay kraliyeti hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız çok güzel bir kitap.
    



   Winter

  'Geri döndüm ve hakkım olanı almaya kararlıyım, dedi Cinder.'
   Winter, Levana'nın üvey kızı. Levana herkesten nefret ettiği gibi ondan da nefret ediyor fakat ay halkı Winter'a karşı bir hayranlık besliyor. Bu hikayede Winter karşımıza pamuk prenses olarak çıkıyor.
   Cinder, Scarlet, Cress ve Winter bu kitapta bir araya geliyor ve büyük bit devrim başlatıyorlar.
   'Bu masallarda mutlu sonu kadınlar yazacak!'
   Serinin en sevdiğim yanlarından biri de bu alıntıda anlatıldığı gibi kadın karakterleri bu kadar güçlü görmemiz. Hepsi birbirinden yetenekli ve cesaretli karakterler. Winter 800 sayfalık bir kitap olmasına rağmen tek sayfasında bile sıkmadı ve heyecan aralıksız devam etti. Kesinlikle çok güzel bir final kitabı olmuş.



 
   Uzak Yıldızlar
   
   Bu kitap da aynı Levana gibi bir yan kitap. Daha önceki kitaplarda olan karakterler hakkında çok güzel hikayeler okuyoruz.Ayrıca bu evrende geçen ancak daha önce görmediğimiz karakterlerden oluşan hikayelerde var kitapta.
    Tüm hikayeler birbirinden güzeldi ama sonuncusu en en güzeliydi. Aynı zamanda tüm seriyi de çok güzel noktalayan bir hikaye olmuş.
  

18 Ocak 2017

KİTAP YORUMU| BENİMLE ASLA TANIŞAMAYACAKSIN

 Merhaba arkadaşlar.😇



Bu yorumumuzda ki kitabımız; Benimle Asla Tanışamayacaksın. Ne kadar harika bir kitaptı öyle!? 

"Ollie ve Moritz... Onlar bizden çok farklılar. 
Hayal bile edemeyeceğiniz özellikleri olan bu iki yakın arkadaşın buluşması imkansız. Çünkü Ollie'nin elektriğe olan alerjisii hayatını tehdit ediyor, Moritz'in zayıf kalbi de bir pil sayesinde atıyor. Bir araya gelmeleriyse ikisinden birinin ölümüne neden olacak." Bu arka kapak yazısı dahi kitabın orjinalliğini ortaya koyuyor. Hikaye ve kurgu muhteşem!

Ollie ve Moritz çok yakın iki erkek arkadaş olmayı başarıyor. Yalnız şuanda iletişim kurmalarına sağlayan tek yol birbirlerine yazdıkları macera ve samimiyet dolu mektupları. Hikaye iki karakterin birbirine yazdığı mektuplar üzerinden anlatılıyor.

➡"Hiç tanışmadığım birini özleyebileceğimi kim düşünürdü ki? Ben. Bunu ben düşündüm. Asla görmediğim birçok şeyi özlüyorum ve şimdi en çok da seni özlüyorum." 



Kitap mükemmeldi. Ollie o kadar güzel bir karakterdi ki en sevdiğimiz kitap karakteri oldu diyebiliriz. Yazılarında ki samimiyet çok hoştu. Birbirlerine destek olmaları, arkadaşlıkları, iki karakterin bambaşka yerlerde birbirlerinden çok farklı hayatlar yaşayıp ama ortak bir yerde buluşmaları gerçekten çok etkileyiciydi. Hayalet Kalp kitabının yorumunda bahsetmiştik o kitapta bizim en çok dikkatimizi çeken olay anakarakterin kız oluşuydu. Bu hikayede ise ana karakterimiz iki erkek çocuk. Bu da dikkatimizi çeken ve hoşumuza giden diğer bir güzek ayrıntıydı. Çünkü sıradanlaşan erkek-kız ilişkilerinin dışında arkadaşlık bağları hakkında kurgular okumak gerçekten hoş oluyor. Kitapta arkadaşlığın yanında bilimkurgu hikayelerini aratmayan ilginç bölümlerde vardı. Bu da kitabı daha sürükleyici hale getiriyordu bizce. 

"Ama aile bunu yapmak zorunda. Önemsemeyen bir aile, aile değildir. Belki de önemseyen arkadaşlar, aileden daha fazlasıdır? Kulağa ne kadar da vaaz veriyor gibi geliyor. Açık konuşayım: Arkadaşlığın beni memnun ediyor. Bunu tuhaf bir ağıta çevirdiğim için özür dilerim. 

Sömestr tatilinin geldiği bu hafta da okunacak kitaplar listesine bu kitabında eklenmesini tavsiye ederiz. 🙋

16 Ocak 2017

KİTAP YORUMU| SON

Merhaba Arkadaşlar.😇





     Hakkında yazacağım kitap Alexandra Oliva'nın 'Son' kitabı. Kitabın konusu reality-show sırasında ortaya çıkan bir felaket. Kitabı okurken benim aklıma ilk başta Açlık Oyunları geldi. Ama aslında çok farklılar. Çünkü bu sadece yarışma programı. Programdakiler kendi istekleriyle katılıyorlar yani. Yazar sadece yarışmayı anlatma kalmıyor aynı zamanda kamera arkasından, çekimlerden, olayların seyircilere nasıl yansıtıldığından hatta izleyicilerin forumlarda yarışmacılar hakkında yaptıkları yorumlardan bile bahsediyor. Benim en sevdiğim özellikte bu oldu. Aslında olanla bize gösterilenin farkını çok net görebiliyoruz kitapta. Yarışmadan ayrılmanın tek yolu bir cümleyi söylemek: ' Ad tenebras dedi.' Yarışmacılar en tehlikeli durumlarda bile bu cümleyi söyleyip çekilebiliyorlar. 





   Baş karakter Zoo. Genelde yarışmacıların isimleri değilde lakapları kullanılıyor. Yarışmada on iki yarışmacı var: Zoo, mühendis, biyolojici, bankacı, avcı, kovboy, havacı, asyalı bebek, garson kız, şeytan çıkaran, siyahi doktor ve amigo oğlan.

   İlk başlarda gruplar halinde olan yarışmalar daha sonra bireysel olarak devam ediyor ve her yarışmacı birbirinden ayrılıyor. Bu sıra gerçekleşen felaketten ise yarışmacılar habersiz. Onlar yarışma devam ediyor sanırlarken aslında gerçek hayatta mücadele ettiklerini fark edemiyorlar.

   Kitabı konu olarak çok sevdim ama bence heyecanı çok düşüktü. Özellikle kitabın sonunu hiç beğenmedim bana sanki kestirip atılmış gibi geldi. Bu tarz kitaplar okumayı seviyorsanız okuyabileceğiniz bir kitap. 


13 Ocak 2017

KİTAP YORUMU| HAYALET KALP

 Merhaba Arkadaşlar.😇

 Suzy 7. sınıf öğrencisi. Arkadaşının bu yaz tatilinde denizde boğularak can verdiğini öğreniyor. Herkes bu durumu kabullenirken Suzy bu durumu kabullenmiyor. Çünkü ona göre annesinin söylediğinin aksine ''Bazı şeyler durup dururken'' olmaz. Çünkü Suzy'in arkadaşı çok iyi bir yüzüvü ve Suzy'e göre onun denizde boğulması imkansız. O zaman bu olayın arkasında başka bir şey olmalı. Okul ile yaptığı bir gezi de denizanaları hakkında ilginç bilgilere rastlayan Suzy arkadaşı Franny'in ölümü arkasında ki gizli perdeyi aralayabilecek mi? Suzy bu olayı tek başına çözebilecek mi sizce, ne dersiniz?



  Kitap mükemmeldi. Anlatım o kadar sade o kadar akıcıydı ki elinize alıp okumaya başladığınızda okuduğunuz sayfayı bitirince istemeden bile olsa diğer sayfayı okumaya hiç sıkılmadan devam edebiliyorsunuz. Suzy'nin yaşadıkları, geçmişteki pişmanlıkları, sevdiği anlar, özlediği hatıralar... Güzel ve sıcak bir kitaptı. Aynı zamanda kitabı bitirdiğinizde denizanaları hakkında ilginç bilgilere sahip olmuş oluyorsunuz. Kitabın ana karakteri Suzy, bir kız. Olayların sadece bir kız karakterin etrafında döndüğünü okuduğumuz ilk kitap. Genel de okuduğunuz hikayeler de kitabın türü ne olursa olsun bir aşk hikayesi de bulabiliyorsunuz kitapta. Ama bu kitapta öyle bir durum yok ve bu bizi çok şaşırttı ki aynı zamanda etkiledi de. Sonuç olarak biz kitaba bayıldık. Hala okumayanınız varsa kesinlikle okumanızı tavsiye ediyoruz.

➨''Bunca zaman öykümüzü, bizim öykümüz sanmıştım. Meğer senin kendi öykün varmış, benimse kendi öyküm. Öykülerimiz bir süreliğine çakışınca tek bir öykü gibi gözükmüşler. Oysa farklı farklı öykülerimiz varmış bizim.''