Bugün Stephenie Meyer'ın Yaşam ve Ölüm Kitabı hakkında yazacağım.
Kitap onuncu yıl için özel olarak basıldı. İlk bölümü bildiğimiz Alacakaranlık hikayesi ama arka tarafı Yaşam ve Ölüm olarak adlandırılan bir hikaye. Yaşam ve Ölüm, Alacakaranlık'ın karakterlerinin cinsiyetlerinin değiştirilmiş hali. Edward'ın bu hikayedeki adı Edythe, Bella'nın ise Beau. Kitapta cinsiyeti değişmeyen sadece iki karakter var bunlarda Beau'nun anne ve babasıydı.
Kitapta cinsiyetler farklı ama karakterlerin kişilikleri tamamen aynı kalmış durumda. Bu yüzden özellikle kitabın başlarında biraz tuhaf geldi bana. Sanki her şey tamamen oturmamış gibi. Bazıları okurken karakterleri karıştırdığını söylüyor ama ben Alacakaranlık'ı dört/beş sene önce okuduğum için böyle bir sorunla karşılaşmadım. İki hikayeyi peş peşe okursanız biraz zorlanabilirsiniz. Ayrıca kitabın sonu da tamamen farklı bir şekilde yazılmış! Vee ben bu sonu çok çok daha fazla sevdim. Evet çok üzücü bölümleri de vardı ama bence kesinlikle harikaydı. Beau karakteri ise şuana kadarki ennn sevdiğim karakterlerden biri oldu!
Alacakaranlık serisi benim ilk okuduğum seriydi. Bu yüzden çok sevdiğim bir seri. Stephenie Meyer'in dilini çok özlemişim o yüzden bu kitabı da çok severek okudum. Eğer sizde seriyi bitirdiyseniz ve sevdiyseniz bir de bu şekilde okumayı deneyin.😏
Bugün sizlere bahsedeceğim kitap Mucize. Bir çoğunuz bu kitabı çok önceden okumuşsunuzdur. Çoğunluğun beğendiği, hayran kaldığı bir kitap. Ben de gerçekten çok sevdim. Gerçekten etkileyiciydi. Kısaca kitabın konusundan bahsedeyim...
Kitap ortaokul çağında bir karakteri konu alıyor. August Pullman ya da ailesinin ve arkadaşlarının deyimiyle Auggie. Auggie yüzünde fiziksel bozukluğu olan bir çocuk. Çeşitli ve çok sayıda ameliyatlar geçirmiş. Beecher Ortaokuluna başlayana kadar gerçek bir okula başlayamamış. Ortaokula yazılması ile hayatında yeni bir dönem başlıyor.
♧" ...'Okula geri dönmelisin. Herkes okuldan zaman zaman nefret eder. Ben de ediyorum. Hatta bazen arkadaşlarımdan da nefret ediyorum. Olur böyle şeyler...'
'İnsanlar sana dokunmamak için yollarını değiştiriyormu, Via?' diye karşılık verdiğinde bir an ne diyeceğimi bilemedim.. "
Bence Mucize mükemmel bir kitap. Yazar karakterin yaşadıklarını size geçirebiliyor ki bence bu bir kitapta ki en önemli durumdur. Kitapta çok hoşuma giden bir durum vardı. Durumlar çeşitli yerlerde farklı karakterler gözünden de anlatılmıştı. Bu çok güzel olmuştu. Aynı durumlara farklı karakter gözünden bakmak benim gerçekten çok sevdiğim bir yazı türü. Kitabı okurken dünyaya farklı gözle bakmaya başlıyorsunuz. Bazı durumlarda durup kendinizi sorgulayıp, "Benimde böyle yaptığım anlar oluyor muydu?" diye düşünüyorsunuz. Bir çocuğu anlayabilmek dünyayı anlamaya çalışmaktır. Sorunları olan bir çocuğu anlayabilmek ise bence dünyayı anlamaktır. Kitabı herkesin okumasını tavsiye ederim. En azından kitabı okuduğunuz birkaçsaatlik süre içinde bir çocuk olabilirsiniz. Yüzünüzdefiziksel sorunlarınız olan bir çocuk... Bu arada evet kitabı okuduğunuz birkaç saatlik süre dedim çünkü kitabın akıcı, yalın ve sürükleyici olması kitabı bitirmenizde yardımcı oluyor.
♧" ...ve evren bizi terketmiyor. en kırılgan oluşumlarını, bizim göremediğimiz yollardan gözetiyor. seni gözü kapalı seven ailen gibi... "
Bu arada kitap filme çevriliyormuş. 🎉2017 Nisan ayında vizyona girmesi öngörülüyormuş. Filmden önce mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Filmin fragmanını da bırakıyorum böyle 😊
Merhaba Arkadaşlar.😇 Bugün Efsane Serisinden bahsedeceğim. Efsaneyi geçen sene okumuştum ama Deha ve Şampiyonu yeni alabildim bu yüzden Efsaneyi tekrar okumak zorunda kaldım. Bir çok ayrıntıyı unuttuğumu fark ettim. Gayet güzel bir seri. İlk başta oluşturulan distopik dünyadan bahsetmek istiyorum. Olaylar Amerika'da geçiyor. Amerika Birleşik Devletleri dağılmış durumda. Onun yerine Amerika Cumhuriyeti ve Koloniler var. Bunlar sürekli savaş halindeler. Halk Seçmen Primo tarafından yönetiliyor. Herkes 10 yaşına geldiği zaman Deneme adında bir sınava giriyor. Bir çok yönden ölçülen çocukların hayatının geri kalanında nasıl yaşayacağı bu sınavla belirleniyor. Kitabın ana karakterleri Day ve June. İkisinin ağzından anlatılıyor olaylar. Kitapta en sevdiğim şeylerden biri de ikisini bölümlerinin farklı renklerle yazılmış olmasıydı. Uyarı: Serinin son iki kitabının açıklamasında ilk kitaba dair spolier olabilecek yazılar olabilir. Arka kapakta olmayan bir bilgi vermedim ama bence arka kapakta da ilk kitaba dair yeterince bilgi mevcut.
June, 15 yaşında. Denemeden tam puan almış tek kişi. Cumhuriyetin seçkin sınıflarından olan bir aileye mensup. Kendini cumhuriyete adamış, cumhuriyet için her şeyi yapmaya hazır bir kız ayrıca çok zeki ve yetenekli. Annesi ve babasını kaybettiği için abisi Metias ile beraber yaşıyor. Day de 15 yaşında. Çok fakir bir aileden gelen Day, June'un aksine denemeden çok düşük bir not almıştır. Ayrıca cumhuriyetin en çok aranan suçlusudur. Denemeden çok düşük alanlara olduğu gibi Day'de cumhuriyet tarafından deney yapılmak üzere alınmıştır. Ailesi onun öldüğünü düşünürken o bir şekilde kurtulmuştur. Uzun süredir sokaklarda yaşar ve devlete zarar vermek için elinden gelen her şeyi yapar. Görev esnasında öldürülen Metias'ın katilinin Day olduğu düşünülence, June abisinin katilinin bulunması için okuldan mezun edilir ve Day'in peşine düşmesi için görevlendirilir. Day ile June'un yollarının kesişmesi onları bir sürü karanlık sıra götürür.
Seçmen Primo'nun ölmesi üzerine başa oğlu Anden geçer. Bu ani değişim ile ülke bir kaosa sürüklenir. Bu sırada Day'in en büyük amacı kardeşi Eden'ı bulup kurtarmaktır. Day ve June kendilerine yardım etme teklifi eden Vatanseverlerle anlaşır. Ancak onların çok büyük bir istekleri vardır: Seçmen Anden'ı öldürmek. Halk için çok önemli bir konuma gelmiş olan Day aynı zamanda onlara isteğini yaptırma gücüne erişmiştir. Ancak doğru kararı vermesi önemlidir. Bu suikastla beraber halk özgürlüğünü tekrar mı kazanacak yoksa zaten Anden'ın kendisi mi değişimin anahtarı?
Artık June Cumhuriyette çok önemli bir konuma gelmiş ve Princeps adayı olmuştur. Day ise yüksek rütbeli bir asker olmuştur. Cumhuriyet ile koloniler arasında yapılacak olan bir barış anlaşması esnasında ölümcül veba mutasyon geçirip daha da çok alana yayılmaya başlamıştır. Artık Cumhuriyetin elindeki ilaçlar da bu salgını engelleyemez olmuştur. ''Day bir efsane. June ise bir deha. Peki, kim şampiyon olacak?' Serinin sonu o kadar harikaydı ki... Bence sadece Şampiyon'un son 30 sayfasını okuyabilmek için tüm seri okunur. Seri hakkında beğenmediğim şey Day ve June'un yaşları oldu. 15 yaşında olmalarına rağmen çok büyük işler yapıyorlar. En azından 20 yaşlarında olsalardı daha iyi olurdu sanki.
Bu gün hakkında konuşacağımız kitap Yabancı Yayınları'ndan ''Sonsuzluğun Sınırında''. Yazarı: Melissa E. Hurt. Kitap oldukça başarılıydı. Üstelik yazarın ilk kitabı olmasına rağmen... Kitap zaman yolculuğu üzerine işleniyor. Belirli bir zaman dilimi yok. Geçmiş ve gelecek arasında geçişler oluyor. Zaman yolculuğu yapan bu kişiler Zaman Bükücüler olarak adlandırılıyor. Mekanlar arasında geçiş yapabilen bireyler ise Mekan Bükücüler olarak adlandırılıyor. Gelecek zaman da herkesin tehlikeli kişiler olarak gördüğü bir takım insanlar var ve o insanlar tespit edildiği anda devlet tarafından kontrol altına alınıyorlar. Onlar, Zaman ve Mekan Bükücüleridir. Kitabın ana karakterleri iki genç çocuk. Biri Alora, 2013 yılında teyzesi Grace ile birlikte yaşıyor. Son zamanlarda kendinde bir tuhaflık hissediyor. Sürekli birinin onu takip ettiğini düşünüyor. Hatta bundan emin... Bazen uyandığında kendini farklı mekanlarda buluyor ve oraya nasıl gittiği hakkında hiçbir şey hatırlamıyor. ''Gözlerim açıldı; doğrulduğumda Grace Halamı başımda beklerken buldum. Gözlerimi halamın endişeli yüzünden yatak odama çevirdim. Benim yatak odam! ...Gerçekti. Gerçekten odamdaydım. Ama buraya nasıl gelmiştim?'' Diğeri ise Bridger, 2146 yılında yaşıyor. Zaman Yolculuğu ve Araştırma Akademisi'nde eğitim görüyor. O, bir Zaman Bükücü. Yaptığı bir Zaman Yolculuğu sırasında babası ile karşılaşıyor. Babasının ona tek bir cümle söyleyecek vakti oluyor. ''Alora'yı kurtar!'' Sorun şudur ki Bridger'in babası aslında ölmüştür ve Bidger Alora'nın kim olduğu, onu nasıl kurtaracağı ve neden onu kurtarması gerektiği hakkında hiçbir fikri yoktur. ''...Gözlerimi babamın başının arkasına dikip kalabalığı yararak ona doğru ilerledim. Birdenbire durup döndü. Bana bir şeyler söylerken aramızda bir buçuk metre kadar vardı. "Ne?" diye seslendim. "Alora'yı kurtar oğlum." Ve sonra yok oldu.''
Kitap bilim kurgu türüne ait bir kitaptı. Zaman yolculukları, ileri teknoloji vs gibi konular kitabı daha dikkat çekici hale getiriyor. Kitabın başları karakterlerin tanıtılma süreci ve konunun ilerleyişi biraz yavaş gibiydi ama ortalarından sonra heyecanlı ve sürükleyici bir hal alıyor. Bir sayfayı bitirdiğinizde diğer sayfayı merakla çeviriyorsunuz. Kitap bir seri başlangıcıymış ayrıca. Kitabın sonundan zaten bunu anlayabiliyorsunuz. Çok heyecanlı bir noktada bitiyor devamını istemsizce merak ediyorsunuz. Zamanlar arasında ki bağlantılar çok güzel işlenmişti geçişler çok iyiydi ve karakterler arasındaki ilişkiler de etkileyiciydi.
Harry Potter ve Lanetli Çocuk hakkında bir sürü kötü yorum gördüğüm ama okuyunca bayıldığım bir kitap.
Kitabın ana karakterleri Harry Potter'ın oğlu Albus ile Draco Malfoy'un oğlu Scorpius. İkisinin arkadaşlıkları ve birbirleri için yaptıkları fedakarlıklar kitaptaki en sevdiğim olaylardan biri.
Albus babasının büyük şöhretinden pek memnun değil. Harry'nin yaptığı kahramanlıklarla aslında bir çok masum insanın öldüğünü düşünüyor. Bu masumlardan biri Ateş Kadehi kitabındaki Üç Büyücü Turnuvasında hayatını kaybeden Cedric Diggory. Albus ve Scorpius zaman döndürücü kullanarak zamanda geri gidip Cedric'in ölümünü engellemeye çalışıyorlar. Zaman döndürücü yedi kitap boyunca çok çok nadir kullanılan ve ne kadar tehlikeli olduğu sürekli hatırlatılan bir şeydi. Bu yüzden şimdi kullanılması baya eleştiri alan konulardan biri oldu ama benim hoşuma gitti. Çünkü bu sayede diğer kitaplarda gerçekleşen olaylara tekrar dönüp farklı bir açıdan yeniden o olayları görmüş olduk. Albus ve Scorpius bu maceraya atılıyor fakat olaylar hiç hesaplamadıkları şekilde gerçekleşiyor.
Kitap tiyatro metni olarak yazıldığı için çok akıcı bir şekilde okunuyor. Tiyatroyu da izlemeyi çok istiyorum. Henüz öyle bir imkanımız olmasada internetten oyuncu kadrosunu görebiliyoruz. Ben oyuncu seçimlerini çok sevdim çok uygun karakterler seçilmiş. Hermione karakteri ırkçılığa karşı çıkmak için siyahi bir oyuncu olarak seçilmiş. Sadece yıllardır bildiğimiz bir karakteri değiştirmeleri saçma geldi. Aşağıdan oyuncu kadrosunu görebilirsiniz.
Kısacası kitap kesinlikle okumaya değer. Seriyi tamamladıysanız bunu da okumalısınız.
35. İstanbul Tüyap Kitap Fuarına gittik. Bu gün fuarın ilk günü olduğu için sizlerle paylaşmak istedik. Yayın evlerin de genel olarak % 20-30 arası bir indirim vardı. Bazı yayın evlerinde ise fiyatlar 5-15 tl arası değişiyordu.(Martı- Dex- Go- Olimpos-Koridor)Bu belirli yayın evleri dışında açıkçası çok ciddi bir indirim yoktu. Aynı fiyatları internet sitelerinde de bulabilirsiniz. Ama o fuar ortamını görmek için mutlaka gitmenizi öneririz. Biz Tüyap'tan bir hafta önce okuoku.com alışverişi yaptığımız için fuardan çok kitap alamadık. Gitmekte ki asıl amacımız ortamı görmek ve kitaplarla vakit geçirmek.
Ama yine de boş dönmedik:
Beyoğlu Rapsodisi-(Ahmet Ümit)
Kovan-(Laline Paull)
Son-(Alexandra Oliva)
Saklı Ay-(S.J. Rozan)
Tanrı'nın Unutulan Çocukları-(Craig Silvery)
Ateşin Şarkısı-(Tess Gerrıtsen)
Sherlock Holmes Dörtlerin İmzası-(Artur Conan Doyle)
